28 Ocak 2010 Perşembe

Peynir deyip geçme

Başucumda bir peynir kitabi duruyor uykum kaçtikca göz gezdirmeye
bayildiğım.Fazla göz gezdirince fena olduğum.
Her daim gece gece ağzının sularının akması,canının çekmesi pek bir mümkün oluyor çünkü.

Peynir benim için çok özel bir şey.Arkasında çok ciddi bir emek, bir hikaye taşıyan kendi karakteri olan,kültürü olan gizemli bir varlık.Yerken bana verdigi yolculuksa apayri bir zevk.
Hep istemişimdir şöyle bir kurs olsa 3 ay peyniri baştan sona çalışabileceğim,öğrenebileceğim,tadıp gezebileceğim.Ne keyif ne keyif olurdu :))
Şimdilik kitaplar arasında geziyorum.Akşamları süt niyetine yediğim peynirler de cabası.

Sonra ister istemez bizi düşünüyorum.Anadolu'nun bereketli topraklarından çıkan otu,yetişen hayvanları ve sütü.Sahi kaç tane bu topraklarda yapılan peynir ismi sayabilirsiniz bana Artun Ünsal'ın "Süt Uyuyunca" adlı kitabına bakmadan ?
İtalyada ki Gastronomi Bilimleri Üniversitesinden gelecek öğrenci gurubu icin düzenleyeceğimiz Edirne gezisiyle ilgilendiğimden aklıma ilk trakya bölgesi haliyle meşhur kıvırcığı ve trakya kaşarı peyniri geliyor.
Ab uyum yasalariyla pilot bölge olan Edirne'yi mahvetmişler.Kivircik
koyun yetiştiriciliği ölmek üzere.Ondan yapılan peynirin tadı ölmek
üzere.
Bir zamanların meşhur Edirne peyniri -rivayetlere göre ezine
peynirinden daha güzel olan- kayip.
Artik köylü de kalmamiş.Kalanda kendine göre yapip yiyor.Genç nesil ise
hic orali degil.İşte bu son gerçek köylü nesiller öbür dünyaya göçünce
tamamen unutacağız kaybedecegiz bu emeği ,bu değerleri, bu tatlari
..
Umutsuzluğa yenik düşmek istemiyorum ama öte yandan kime kizayim kime üzüleyim onu da bilmiyorum.

Not :Bu iki resim arkadaşlarımla Kasım ayında yaptığımız euro gusto fuarından.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder